ANKARA-
İş yerlerinde 50’den az personel çalıştıran işletmelerin, 3
Şubat tarihinde Anadolu Üniversitesi tarafından online olarak
verilecek İş Sağlığı ve Güvenliği sertifikasını alacaklarını
vurgulayan TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “İş
sağlığı ve iş güvenliğiyle ilgili olarak, 31.12.2024 tarihinden
itibaren yeni başlangıç süresinin devam ettiğini biliyorsunuz.
Bu iş güvenliği hizmetlerinin ve iş sağlığı eğitimlerinin
alınabilmesi için TESK olarak yaptığımız çalışmalar sonucunda,
50'den az çalışanı olan işletmelerimiz Anadolu Üniversitesi'nin
3 Şubat'tan itibaren çevrimiçi düzenlediği eğitimlere katılarak
sertifikalarını alabilecekler. Ayrıyeten bir işyeri uzmanı veya
bir sağlık uzmanına gerek kalmayacak. Bu eğitimleri kendi
işyerleri için işverenler alabilecek. Bu sayede işyerleri
masrafsız bir şekilde iş sağlığı ve güvenliği sertifikası
alabilecekler, böylece esnafa ek bir yük getirilmemiş olacak.
Çalışma Bakanlığı ile yaptığımız çalışmalarda, esnafa ek
maliyetlerin getirilmemesi ve bu konudaki ücretlerin esnafı zor
durumda bırakmaması için çaba gösteriyoruz” dedi.
-“İŞ
SAĞLIĞI GÜVENLİĞİ OLMAZSA OLMAZIMIZ”
İş sağlığı ve güvenliği, her işyeri için kritik
bir konu olduğunu ve bunun ihmal edilmeyecek kadar önemli
olduğunu belirten Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK)
Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “İş
sağlığı ve güvenliği olmazsa olmazımız. Geçenlerde 78 canımızı
kaybettik. Bu canların hepsinin aileleri, akrabaları, yakınları
sıkıntıyla karşı karşıya kaldılar. Bu ihmal edilecek bir durum
değil. Bugüne
kadar bu tür işler farklı yöntemlerle yapılıyordu, ancak artık
yeni bir imkan sayesinde hem bireysel çalışanlar hem de çalışan
istihdam eden işletmeler için bir değişiklik söz konusu.
Örneğin, bakkal, kasap, manav, ayakkabıcı ve kırtasiyeci gibi
tehlikesiz sınıfa giren küçük işletmeler, iş sağlığı ve
güvenliği hizmetlerini kendileri yürütebilecek. Bu sayede büyük
bir yükten kurtulmuş olacaklar” şeklinde
konuştu.
-“EĞİTİMLERİN ALINMASI BÜYÜK ÖNEM TAŞIYOR”
Yapılan
çalışmaların dikkatle takip edilmesi, eksiksiz uygulanması ve iş
güvenliğinin asla ihmal edilmemesi gerektiğine dikkati çeken
Palandöken, “İş
yerinde güvenli bir çalışma ortamının nasıl sağlanacağı hem
yasal düzenlemelerle hem de uygulamalı eğitimlerle ortaya
konuluyor. İş yeri sahipleri veya temsilcileri bu eğitimlerle iş
sağlığı ve güvenliği hakkında bilgi sahibi olacak ve gerekli
sertifikaları almaları yeterli olacak. Belirlenen kriterler ve
yasal düzenlemelere uyum sağlanması zorunludur. Bu sayede esnaf
ve sanatkarlarımız, iş yeri güvenliği konusunda daha bilinçli
hale gelerek hem kendi can güvenliklerini hem de müşterilerinin
güvenliğini temin edecekler. Eğitimlerin alınması, olası bir
hadisede 'Keşke yapsaydık' dememek için son derece önemli.
Ayrıca bu yeni düzenleme esnafa ek bir mali yük getirmeyecek” ifadelerini
kullandı. |
ANKARA- Piyasada
adil rekabet ortamı oluşmadığı sürece fiyatların düşmesinin
mümkün olmadığını söyleyen TESK Genel Başkanı Bendevi
Palandöken, “Enflasyonu
düşürmeyle ilgili hedeflenen gelişmelerin sağlanabilmesi için
önemli olan kuralların belirlenmesi ve yol haritasının
çıkarılmasıdır. Esnaf ve sanatkârın rekabet edebilmesi için
şartların oluşmasının sağlanması lazım. Gelişmiş ülkelerde bu
mesele halledilebiliyor ancak burada zincirler, hiper marketler,
gross marketler derken piyasadaki denge bozuluyor” dedi.
“HERKES
KENDİ İŞİNİ YAPARSA MEMLEKET RAHATLAYACAK”
Herkes kendi işini yaparsa memleketin
rahatlayacağını ifade eden Türkiye Esnaf ve Sanatkârları
Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “Esnaf
sanatkârın mahallesinde, sokağında caddesinde rekabet
edebileceği ortamlar hazırlanmalı. Benim sermayem var istediğim
işi yaparım ama karşılığında da kimsenin mani olmayacağı bir
alan açarım mantığı yanlış. Örneğin kışın lastik satacaksınız,
ilkbaharda boya malzemesi, hırdavat satacaksınız, işiniz olmayan
her meslekteki ürünü siz satmaya gayret edeceksiniz. Dünyada
böyle bir sistem yok. Dolayısıyla bütün piyasa hâkimiyetini ele
aldıklarında esnaf ve sanatkar gibi babasının işini yapan, aynı
meslekten gelen insan kalmıyor. Fırını ben yapacağım, ekmeği ben
satacağım, balığı, eti, tavuğu ben satacağım diyorlar. Halbuki
bunların hepsinin bir arada satılması doğru değil. Kuralı olan
şeyler. Ama
ben her şeyi satarım çamaşır, terlik, cam suyu, otomobil
zinciri, kırtasiye ürünleri, deniz yatağı vs. derken çok sayıda
sektör bitiyor. Piyasada fiyatların geri çekilebilmesi için
hükumetin almış olduğu tedbirlerin desteklenmesi lazım” diye
konuştu.
“ÖZEL
MARKALI ÜRÜNLER DİĞER BÜYÜK MARKALARI DA YOK EDİYOR”
Büyük marketlerin sattığı özel markalı ürünlerin
50-60 yılda markalaşan firmaları da yok ettiğine değinen
Palandöken, “Aynı
marka deyip bir harfini veya üç harfini değiştirerek satılan,
kendi dükkânınızın amblemini koymak suretiyle kendi ürünlerinizi
pazara getirmek 50-60 yılda markalaşan firmaların da yok
olmasına neden oluyor. Bu konunun halledilmesi ve bir an evvel
diğer ülkelerde nasıl oluyor, nerelere açılıyor, hangi
koşullarda açılıyor, rekabet şartları oluşuyor mu, otoparkları
var mı bunların bulundukları alanlardaki esnafın çalışma
hayatını etkiliyor mu diye sorulması lazım. Birçok semtte
görüyorsunuz bir tane limon almak isteseniz bir file almanız
gerekiyor. Hem israfa neden oluyor hem fiyat istikrarsızlığına
hem de o işi yapan insan kalmıyor. Bunların hepsinin birden
satılan bir alan şekline getirdiklerinde haksız rekabet oluştuğu
için iş yerlerini kapatmak zorunda kalan onlarca, yüzlerce esnaf
iş kolu değiştiriyor” şeklinde konuştu.
“ESKİSİ GİBİ 50 YILLIK İŞLETMELER KALMADI”
Mahalle esnafının neredeyse 2-3 yılda bir el
değiştirdiğini söyleyen Palandöken, “Eskisi
gibi 50, 60, 80 yıllık iş yerleri dikkat ederseniz kalmadı. En
fazla esnafın dayanabileceği ölçekte çevrenize bir bakın
kasabınız, manavınız, konfeksiyoncunuz, ayakkabı tamirciniz 2-3
yıl içerisinde mutlaka el değiştiriyor. Öte yandan böyle bir
haksız rekabetin karşısında fiyatları düşürmek mümkün değil. Bir
kuralın koyulması lazım. Açma
kapama saatleri, otoparkların oluşmasının sağlanması ve o
şartların temin edilmesi yoksa ben yaptım mantığıyla enflasyonun
düşmesi mümkün değil. Adil
rekabet ortamı, kaliteyle ve o semti tanıyan, alışveriş
yaptığınızda sizin ağzınızın tadını bildiği, kendi yemediğini
yedirmeyen esnafla ancak mümkün olur” ifadelerini kullandı. |